Beste Bereket Röportajı
19Şubat2018

Beste Bereket Röportajı

1 dk Okuma Süresi

Şu ana kadar canlandırdığın karakterler arasında seni en fazla etkileyen/ kendini en yakın hissettiğin hangisiydi?

Zaman zaman kararım değişiyor ama sanırım bu ara en çok etkilenmiş olduğumu düşündüğüm rol, Hamlet oyunundaki Ophelia idi. İntihar etmeye gitmeden hemen önce delirdiği bir sahne vardı. Oynarken de sonra düşündüğümde de hep kalbim sızlamıştır. Tabii inşallah hiçbir zaman kendime yakın hissetmem.

Tiyatro oyunculuğu mu, sinema oyunculuğu mu desek?

“İkisi birden” desek olmaz mı? Sinema benim hem izleyici olarak hem oyuncu olarak büyülendiğim bir mecra. Tiyatro da öyle… Ama kalıcılıktan söz ediyorsak; sinema, kayda alınıp dünya var oldukça kaybolmayacağı için, belki de hep bir şeyler bırakma peşindeki aciz insanoğlunun (özellikle de oyunculuk yapanların) dilekleri arasında yer alıyor olabilir.

Oyuncu olmaya ne zaman karar verdin?

Sanıyorum çok erken karar verdim. Gerçi, arada tabii başka bir sürü yere çalınmıştır aklım… Ama üniversite öncesi öğrencilikte sahneye çıktığım her an, mesleğimin bu olması kalbime kazınmıştı diyebilirim.

Son bir yılda çok dizi ve film izledin mi? Bize de tavsiyede bulunur musun?

Son bir yılın ilk yarısında, evet. Hamileydim, çok da kalbimden vuracak şeyleri izlememeyi tercih ettim. Daha hafif takıldım. İkinci yarısında ise bir yenidoğanla yaşadığım için pek bir şey izleyemedim. Ama artık yeniden seyirci koltuğuma dönüyorum: Handmaids Tale, This is Us, Stranger Things, Black Mirror, Koca Dünya, Florance ve her şeye rağmen, hep Star Wars… Bunlar ilk aklıma düşenler…

Rol model aldığın bir oyuncu var mı?

Çok sevdiğim oyuncular var ama rol model yok. Yani Cate Blanchett desem şimdi komik olur. O sevinir de cast’ımız aynı değil malum…

En son bir yıl önce Milano’da birlikteydik. (Zaman nasıl da hızla akıyor) Bu süre içinde anne oldun, sence nasıl bir şey anne olmak?

Efendim, ben zaten yıllardır kaç kedi-köpek annesiydim biliyor musunuz? Lea’dan önce de saksı değildim yani. Şaka bir yana, doğursa da doğurmasan da bir canlıya annelik etmek çok kıymetli. Bence her ilişkide ne olursa olsun, illa bir yanıyla koşullu sevgi yaşıyoruz. Aksi olsun diye hep insanın içine dönme çabaları, spiritüel bir sürü kandırmacaya girmeleri ve ruhuna yardım edeceğini sandığı sözde bilirkişilere güvenmeleri… Oysa bir canlıya annelik etmek sanırım koşulsuz sevmeye insanı en çok yaklaştıran şey. Kendini aradan çıkardığın, özünle ve karşındakiyle kaldığın bir ilişki… Şimdilik izlenimler bunlar, ileride yeniden konuyu güncelleriz.

Hangi tür yapımlarda yer almaktan daha fazla keyif alırsın? Komedi, dram, aksiyon..? Birlikte yeni bir şeyler çeksek ya?

Off birlikte güzel şeyler yapacağız. Ama “illa Beste’cim sen ne istersen onu yapalım” diyorsanız kalbim hep komediden ve absürdden yana!

Canlandırmak istediğin bir karakter var mı?

Dengesiz, düşüncesiz, saf ama aptal olmayan, biraz şaşkın ama gereksiz yere yüksek özgüvenli bir tip var mı?

Bir oyuncu olarak senaryonun getirdiği modlara girmek zorunda olduğunda zorlanır mısın? Gerçek hayatta modun çok sık değişir mi?

Gerçek hayatta modum değişir evet, biraz gel-git kafalıyımdır da…Senaryoda ise illa ki, fırsatım olsun ya da olmasın (bazen hazırlık süreleri kısa olabiliyor maalesef ülke şartlarından dolayı) çalışmayı, hazırlığı çok önemsediğim için, genelde o modlarda zorlanmam ama bazı durumlar istisnadır ve zorlanmak güzeldir bir rolde.

Günün hangi saatinde daha yüksek bir modda olursun?

Sabah erken saatler, benim saatlerim!

Seni tanımayanlar sence nasıl biri olduğunu düşünüyorlardır?

Kendileri nasılsa beni de öyle görüyorlardır. Benim için ne düşünüyorlarsa Allah onlara bin katını versin heheh :) 

Peki bu yıl birlikte nereye gidelim?

Berlin’e mi gitsek? Ya da Barcelona? Ya daa… Sizle her yere gelirim ben canım ekip :)

Kimler bizle gelsin?

Kim olursa olsun, gelsin. Kalbimiz geniş, saatimiz havalı ve güzel.